Nâzım Hikmet Afrika'da

Nâzım Hikmet Afrika'da

Afrika, dün insanlığın başladığı yer, bugün global dünyanın oyun alanı. Ya yarını? Afrika’nın yarınlarına şair penceresinden iz sürmek… Haluk Oral’ın, Nâzım’a Yolculuk Sergisi1 beni biraz üzmüş; sergide Nâzım’ın Afrikası’na dair tek kareye rastlayamamıştım. Doğumunun 100. yılında düzenlenen Uluslararası Nâzım Hikmet Sempozyumu’ndan2 sonra, bu ikinci hayal kırıklığımdı. Geçen ay Sözcükler’in kapağında "Nâzım Hikmet Azerbaycan’da” alt başlığını görünce DEİK Türkiye-Tanzanya İş Konseyi Kurucu Başkanı sıfatıyla Darüsselam’a ilk ayak bastığım 2011’den bugüne Nâzım’ın Afrikası’na dair araştırma notlarımı toparlamak gereği hissettim. Niçin Nâzım’ın Afrikası derseniz, şairler öncü kuvvettir, Nâzım’ın dizeleriyle Afrika’nın geleceğine dair düşler kurabilmemizin yolunu yeniden açmak içindir, derim.

Nâzım’ın Şiirinde ve Hayatında Afrika

Nâzım Hikmet’in Afrika’ya iki gezisi vardır; biri Mısır’a öteki bugünkü Tanzanya’ya.

Tarih 1962 Şubat’ı. On sekiz günlük Mısır gezisinde son eşi Vera Tulyakova (1932-2001) eşlik eder Nâzım’a.3 Asya-Afrika Yazarlar Birliği Kongresi’ne katılmak üzere Kahire’ye gelirler. Macera dolu bir seyahat olur; Sovyet Yazarlar Birliği’nin verdiği ödenek yetersizdir, Hilton otelinde başlayan konaklamaları yıkık dökük bir otelle devam eder ve Mısır Arap Cumhuriyeti Devlet Başkanı C. Abdünnasır Hüseyin’in (1918-1970) özel davetlisi olarak Gizira Palas’ta tamamlanır. Gizemli Kahire gecelerini keşfederler, yeni dostlar edinirler.

12 Şubat sabahı Faruk Sarayı’ndaki kongre açılışında, SSCB ile arası gergin Çin Delegasyonu, SSCB pasaportu taşıdığı için, Türk Delegesi sayılamayacağı tezi ile Nâzım’ın Kongre’ye katılımına itiraz eder. Bunun üzerine kürsüye çıkan Nâzım, Türkiye’ye bağlılığını anlattığı konuşmasıyla ayakta alkışlanır. Tüm yaşamı boyunca kendini tanıtırken "şiir yazarım,” diyen, bir insanın kendisi için "şair” demesini, "iyi insanım” diyerek bö̈bürlenmekle aynı gören Nâzım, deyim yerindeyse konuşma yapmaz, kükrer: Şairin, yazarın anayurdu dilidir. O, Türkçe ülkesindendir. Ve kongre divan başkanı seçilir.

Mısır gezisine dair bir şiir, bir anı. 22 Ocak’ta, Moskova’da, tüm dünya halkları için Asya-Afrika Yazarlarına4 ithafen yazdığı şiir tüm Mısır gazetelerinde yayımlanır:

Kardeşlerim
bakmayın sarı saçlı olduğuma 
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma 
ben Afrikalıyım
ağaçlar kendi dibine gölge vermez benim orda 
sizin ordakiler gibi tıpkı
benim orda aslanın ağzındadır ekmek 
ejderler yatar başında çeşmelerin
ve ölünür benim orda ellisine basılmadan 
sizin ordaki gibi tıpkı
bakmayın sarı saçlı olduğuma 
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma 
ben Afrikalıyım
okuyup yazma bilmez yüzde sekseni benimkilerin 
şiirler gezer ağızdan ağıza türküleşerek
şiirler bayraklaşabilir benim orda 
sizin ordaki gibi
kardeşlerim
sıska öküzün yanına koşulup şiirlerimiz 
toprağı sürebilmeli
pirinç tarlalarında bataklığa girebilmeli 
dizlerine kadar
bütün soruları sorabilmeli 
bütün ışıkları derebilmeli 
yol başlarında durabilmeli
kilometre taşları gibi şiirlerimiz
yaklaşan düşmanı herkesten önce görebilmeli 
cengelde tamtamlara vurabilmeli
ve yeryüzünde tek esir yurt tek esir insan 
gökyüzünde atomlu tek bulut kalmayıncaya kadar 
malı mülkü aklı fikri canı neyi varsa verebilmeli 
büyük hürriyete şiirlerimiz

Bir anı:5 Kongre açılışında tanıştığı Başkan Nasır’ın davetiyle özel görüşmedeBaşkan,uzunuzunülkesinivesorunlarınıanlatırNâzım’a:

"Yoksulluğumuzu gördünüz, mücadeleye yeni başladık. Yine gelin ülkemize, ama daha uzun bir süre kalın. Belki de yeni Mısır, şiirlerinizde yansımasını bulur.” Nâzım teşekkür eder ve ekler: "Ama ben özgürlüğümü her değerin üstünde tutarım. Gezmeyi, konuk olmayı severim; fakat sadece kendi emeğimle kazandığım para ile yaşarım. Kitaplarım ülkenizde basılmıyor, dolayısıyla alacağım telif yok. Bu nedenle, davetinizi kabul edemem.” Görüşme devam ederken, kendisine, şiirlerinin iki cilt olarak yakında yayımlanacağı haberi verilir. Başkan, Nâzım’a
 
"Bir Asķ Masalı” balesini çok beğendiğini söyler ve ondan ülkesi sanatçıları için özel bir bale librettosu yazmasını rica eder.

Nâzım’ın Tanganika gezisi, Mısır gezisinden katbekat önemlidir. Bugün Afrika kıtası elli dört ülkeden oluşmakla birlikte, pratikte Afrika denilince SahrâAltı Afrika (kısaca SAGA) anlaşılır yani kuzeydeki Moritanya, Fas, Cezayir, Tunus, Libya ve Mısır Ortadoğu’nun devamı niteliğinde olup Mağrip (Mısır hariç) olarak işlem görür. Mısır ise her yönüyle başlı başına bir uygarlıktır.

Tarih, 1963 Şubat’ı. Nâzım, Asya-Afrika Yazarlar Birliği Kongresi için bu kez Tanganika/Darüsselam’dadır. Vera yanında değildir. Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti henüz kurulmamış (K.T.1964); buna karşılık Arap, Alman ve İngiliz sömürge dönemlerini yaşamış Tanganika’nın bağımsızlığı için kurucu lider Julius Nyerere (1922-1999), 1961’de TANU/Tanganika Afrika Ulusal Birliği ile Afrika sosyalizmine geçiş sürecini ilan etmiştir.

Ölümünden dört ay önce, Nâzım Darüsselam’da, "barış şehri”ndedir. (Darüsselam, Arapça barış şehri demektir.) Onlarca yılını hapiste geçirmiş "barış elçisi” ile yüzyıllarca sömürgeci güçlerin işgaline boyun eğmiş "barış şehri”nin buluşması…

Türk basınında ilk Afrika röportajını 1959’da Abdi İpekçi6 gerçekleştirir; Nâzım’ın Tanganika günlerinde ve Afrika’nın yorucu sıcağında yazdığı, Vera’ya mektuplardan oluşan "Tanganika Röportajı” bu bağlamda önemlidir: "Yani demek istediğim / hapisten yeni çıkanın haline benziyor hali Tanganika’nın”.7 "Tanganika Röportajı”, bağımsızlık dönemi sancılarının dış göz fotoğrafıdır, belgesel şiirdir. Şiir, on mektuptan oluşur; ilk üç mektup, Vera’dan ayrı kalmanın burukluğu, seyahat hazırlığı, Anadolu üzerinde uçarken hissettikleri, Moskova-Kahire-HartumDarüsselam aktarmaları ve bir önceki yılın Kahire anılarıyla kasvetlidir.

Dördüncü Mektup’ta Darüsselam’daki ilk İstanbullu olduğunu belirtir Nâzım, kara Afrika’yı algılar: "Duydum Afrika’nın kokusunu, / büyük kara Afrika’nın: / iri bitki, iri hayvan, iri güneş, iri yağmur, iri yıldız kokuyor.” Tanganika’ya dair öğrendiklerini ve gözlemlerini paylaşır.

Beşinci Mektup, "Halas Ordusu” kulübesinde misafir edilir ve sıcaktan uyuyamaz. O yıllarda ne düzgün bir otel vardır Darüsselam’da ne de lokanta. Varlık içinde yokluklar ülkesidir Tanganika, öteki Afrika ülkeleri gibi. Salgın hastalıklar, açlık, yoksulluk, sömürgeci güçler, misyonerler vb. Askeri barakada konaklayacak, muz vb. tropikal meyvelerle beslenecektir.

Altıncı Mektup’un ilk dizesi "Hint Okyanusu’nu seyrettim bu sabah”dır; Hint Okyanusu’na bakarak uzaklarda gördüğü Zanzibar’dır ama o Marmara açıklarını hatırlar. Memleket hasretinin öbür adıdır şairin hâli. Hint Okyanusu’nu kucaklayan odasından deniz kokulu bir sabah hediye eder kendine. Her ayrılığın hüznünü, yüreğinin ayrı odacıklarında taşır; memleketi, Vera’sı, Memet’i… Belki de bunların hiçbiri değil.

Yedinci Mektup, çarşı-pazar dolaşır, sıtma bilgisini geliştirir. Yerel her şeyin bir şişe Pepsi Kola’dan ucuz oluşuna içerlerken birden Anadolu’da bulur kendini. Yine memleket hasreti! Düşlediklerinin düşüp kırıldığını hissetmektir bu.

Sekizinci Mektup’ta, Vera’ya ve evinin duvarında asılı İstanbul resmine selâm sonrası Tanganika çevresine yaptığı gezileri anlatır: Kilimanjaro, Arusha, Ngorongoro Krateri, Serengeti savanları, Masailer ve Moshi. Güneş, güneş gibi doğar buralarda. Hindistancevizi ağaçlarının arasından… Hint Okyanusu’nun sularını aşıp gelerek…

Dokuzuncu Mektup, Tanganika’nın zor geleceğine dair şair öngörüleriyle dopdoludur; çokça kendi geçmişiyle ilintili. Nâzım’ın içinden kovamadığı bir hüzün, bin özlem… Neyin hüznüdür, neyin özlemidir adını koyamaz; umutlu ama çaresizdir. Tanganika’nın tozu dumanıyla bütünleşir korkuları, endişeleri…

Onuncu Mektup, isyanın finalidir. Bugünkü Afrika’yı oluşturan elli dört ülkeden otuz ikisi o tarih itibariyle bağımsızdır ve Nâzım, kalan yirmi ikinin sesidir. Bir başka Afrika gezisinde buluşmak? Bir başka Afrika ile buluşmak! Hangi ülke, hangi şehir, hangi ömür, hangi sevgili, hangi…


Kulağımı dayadım yere, 
dinledim Afrika toprağını,
homurtular geliyor Uganda’dan, Mozambik’ten,
Güney Afrika’da pembe tabanlı ayaklar öfkeyle şakırdatıyor zincirini. 
Angola ormanları yeşil aslanlar gibi böğürüyor al kan içinde.
Son savaşlarını veriyor emperyalizm, ama silahlısı, zindanlısı, valilisi, 
Başımı kaldırdım bakıyorum:
Afrika iki yol kavşağında duruyor,
yol var yine esirliğin inine gider döne dolaşa,
yol var gider büyük hürriyetine büyük kardeşliğin...

Afrika hapishanelerinde, Afrika’nın bilinen ve bilinmeyen bağımsızlık savaşlarında, vekalet savaşlarında ya da beyaz adamın tekerleğine çomak sokarak kendini feda eden isimsiz kahramanların suretleri canlanır mavi gözlerinde. Afrika ormanlarındaki, Afrika’yı saran okyanuslardaki tüm bitkiler, ağaçlar, hayvanlar, balıklar, yosunlar şaşkın şaşkın bakarlar mavi gözlü adama… Yazılmamış şiirlerde buluşmak üzere kavilleşirler.
 
 
Heminway (1899-1961) gibi Nâzım’ın çağdaşı yazarlardan Afrika’yı değil Batılılar’ı öğrenir, tanırsınız; işinize gelirse! "Uhuru”yu, "Umoja”yı Nâzım dillendirir; bağımsızlık der, birleşin der. Halkına "Afrikalı olmayı, hem Afrikalı hem gururlu olmayı” öğreten ve "Geleneksel Afrika halklarına, bir arada yaşamak, emeğe saygı göstermek ve eşitlik ilkeleri yön vermiştir. Zenginlerin, sömürgecilerin, aylakların toplumda yeri yoktur. Bir swahili atasözü şöyle der: Misafirini iki gün ağırla, üçüncü gün ver eline çapayı.” diye seslenen J. Nyerere’nin Nâzım’ı etkilediği kanısındayım; Dördüncü Mektup bağlamında. Halkının "mwalimu” diye çağırdığı kurucu lider ile Nâzım’ın tanışıp görüştüğüne dair bir bilgi-belgeye ulaşamadım, ne yazık ki. Bu konuda Zanzibar Eski Cumhurbaşkanı dostum Ali Muhammed Shein’in harcadığı çabayı şükranla anmalıyım. Beşinci Mektup’ta geçen halâs (kurtuluş) ordusu kulübesine ilişkin ikâmet bölgesi onun tespitidir: Bugünkü Kilimanjaro Otel civarı. Kongre’nin de bu bölgede gerçekleştirildiği ve Nâzım’ın Tanganika’da iki hafta kaldığı yine ortak tahminimizdir.

Bugünün Afrikası’nda değişen bir şey yok; emperyalizm, global kapitalizme evrilirken Nâzım’ın 1962’de, 1963’de yazdığı dizeler hâlâ yürürlüktedir; Salgın hastalıklar, açlık vb. çözümü kolay dertlerdir, asıl sorun başkadır: Batı’nın eli Afrika’nın cebindedir… Hep! Dünden daha yetkince ve pişkince. Nâzım’ın, 1949 Ekiminde, Afrika asıllı atlet ve müzisyen Paul Robeson için yazdığı destek dizeleri, bu bağlamda aynı karenin aynı kaderin unsuru değil de nedir:8

Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robeson 
kartal kanatlı kanaryam
inci dişli zenci kardeşim 
türkülerimizi söyletmiyorlar bize.

Nâzım’ın Piraye ile evliliğinden üvey oğlu Memet Fuat (1926-2002) yönetimindeki Yeni Dergi, Kasım 1966 tarihli sayısını Afrika Şiiri Özel Sayısı9 olarak yayımlamıştır; bu edebiyatımız açısından bir ilk yayındır, bu özelliğini bugün de korumaktadır. Nâzım’dan bugüne Afrika’ya dair pozisyonumuz bir ileri iki geriden ibarettir.
 
(1) Nâzım’a Yolculuk Sergisi, İş Sanat/Kibele Sanat Galerisi, 2 Mayıs-22 Haziran 2019, İstanbul.
(2) Uluslararası Nâzım Hikmet Sempozyumu, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, 25-27 Ocak 2002, İstanbul.
(3) Tulyakova Hikmet, Vera (2015), Bahtiyar Ol Nâzım, İstanbul: YKY, s. 438-440.
(4) Nâzım Hikmet (2008), Bütün Şiirleri, İstanbul: YKY Yayını, s. 1795-1796.
(5) Tulyakova Hikmet, Vera (2015), Bahtiyar OlNâzım, İstanbul: YKY, s. 454-455.
(6) İpekçi, Abdi (1959),Afrika, İstanbul: Milliyet Yayını.
(7) Nâzım Hikmet (2008), Bütün Şiirleri, İstanbul: YKY, s. 1838-1852.
(8) Nâzım Hikmet (2008), Bütün Şiirleri, İstanbul: YKY, s. 936. Şiirde adı geçen ABD vatandaşı Paul L.B. Robeson (1898-1976), Afrika asıllı bir kölenin çocuğudur ve ırkçılıkla ilkokulda tanışır; okuldaki iki siyahi çocuktan biridir. "Harlem Rönesansı/Yeni Siyah (Negro) Hareketi”nin (1910-1930) son dönem önemli figürü, "The Emperor Jones” (1933 yapımı, yön. Dudley Murphy) filmindeki başrolüyle, başrol oynayan ilk siyah olarak ABD sinema tarihine geçer. "Sanatçı tarafını seçmelidir. Özgürlük için, köleliğe karşı savaşmayı seçmelidir.” Sözleri slogana dönüşen Robeson, Ku Klux Klan’ın linç amaçlı saldırısından son anda kurtulur. Bu saldırıdan hemen sonra 1949 Ekim’inde, Nâzım Bursa Cezaevi’nden "Korku” şiiri ile destek olur Robeson’a. O da, Nâzım’ın dört şiirini besteleyerek serbest bırakılması için kamuoyu desteği oluşturacaktır.
(9) Yeni Dergi, Afrika Şiiri Özel Sayısı, Kasım 1966, S. 26, İstanbul: De Yayınevi.

YingYing'in Hikayesi  Yuan Zhen     93
Nâzım’ın Hikmeti ve Arnavutçada "Mukaddeskarın"  M. Melih Güneş    93