SEN GÜZELSİN
çünkü klasik
müzik eğitimi almışsın.
Ben çirkinim çünkü piyano telleri aklıma birini boğmayı getirir.
Sen güzelsin
durup gazete bayilerindeki kayıp kedi köpek ilanlarını okuduğun için.
Ben çirkinim lolipop çubuğu ve büyük bir taşla o deniz anasına ettiklerim
yüzünden.
Sen güzelsin
çünkü nezaket sana göre içten gelen bir şeydir, bir pazarlama stratejisi değil.
Ben çirkinim çünkü çaresizliği anlatmak imkansızdır.
Onun gibi
çirkin,
Onunki gibi güzel,
Venüs gibi güzel,
Onunki gibi çirkin,
Onun gibi güzel,
Mars gibi çirkin.
Sen güzelsin
çünkü tesadüflere ve düşüncenin kudretine inanırsın.
Ben çirkinim çünkü Tanrı’nın matematiksel bir imkansızlık olduğunu kanıtladım.
Sen güzelsin
çünkü ev yapımı çorbayı paketli olanlara tercih edersin.
Ben çirkinim çünkü bir akşam yemeğinde,
aristokrasiyi savundum ve sarhoş filan değildim.
Sen güzelsin
uzaktan kumandayı çalıştıramadığın için.
Ben çirkinim uydulu televizyon ve yirmi dört saatlik haber yayınları yüzünden.
Onun gibi
çirkin,
Onunki gibi güzel,
Venüs gibi güzel,
Onunki gibi çirkin,
Onun gibi güzel,
Mars gibi çirkin.
Sen güzelsin
çünkü düğünlerde de ağlarsın cenazelerde de.
Ben çirkinim çünkü çocukların farklı bir gezegenden başka bir canlı türü
olduğunu düşünürüm.
Sen güzelsin
çünkü sana kırmızı dahil ne giysen yakışır.
Ben çirkinim çünkü bana kalsa alışveriş materyal ürünler almaktan ibarettir.
Sen güzelsin
çünkü doğduğunda, keşfedilmemiş gezegenler sıraya girmiş beşiğinin kenarından bakabilmek ve
yerçekimi ve ışıktan hediyelerini
minik ayaklarına serebilmek için.
Ben çirkinim
"ilk görüşte aşk”ın hatalı kimlik tespiti
ve nispetin de en insani tepki olduğunu söylediğimden.
Onun gibi
çirkin,
Onunki gibi güzel,
Venüs gibi güzel,
Onunki gibi çirkin,
Onun gibi güzel,
Mars gibi çirkin.
Sen güzelsin
çünkü araba yıkama makinesinin içini hiç görmemişsindir.
Ben çirkinim çünkü her zaman fiş almak isterim.
Sen güzelsin
çünkü üçüncü dünya ülkelerine kutu kutu ayakkabı gönderdin.
Ben çirkinim çünkü eski sevgililerimin numaralarını
ve Schubert’in doğum tarihini hatırlarım.
Sen güzelsin
çünkü hayvanat bahçesindeki bir papağana sponsor oldun.
Ben çirkinim çünkü iç çektiğimde sanki bir sirk çadırı yavaşça çöker.
Onun gibi çirkin,
Onunki gibi güzel,
Venüs gibi güzel,
Onunki gibi çirkin,
Onun gibi güzel,
Mars gibi çirkin.
Sen güzelsin
çünkü üniformalı bir adamı işaret edip kahkaha atabilirsin.
Ben çirkinim çünkü önceki hayatlarımdan birinde polis muhbiriydim
Sen güzelsin
çünkü her gün bir litre su içip üç parça meyve yersin.
Ben çirkinim çünkü etsiz bir öğünün tek gözü olmayan güzel bir kadın olduğu
kanısındayım.
Sen güzelsin
çünkü aşkı bir yarış gibi görmez ve kaybetmeyi bilirsin.
Ben çirkinim çünkü Şampiyonluk Kupası’nı öpüp kalabalıklara doğru kaldırdım.
Sen güzelsin
hırkanın en üst düğme deliğindeki o bir tek düğünçiçeği yüzünden.
Ben çirkinim Dünyanın En Güçlü Kadını’nın elbise giymiş kaslı bir adam olduğunu
söylediğimden.
Sen güzelsin
çünkü bir deniz fenerinde yaşayamazdın.
Ben çirkinim çünkü koca bir ampulün önünde yukarı bakan
dertli gemi kaptanları tavşan kulakları ya da tilki gözleri
ya da dört nala koşan at bacakları görebilsinler diye elimle gölgeler yaparım.
Onun gibi
çirkin,
Onunki gibi güzel,
Venüs gibi güzel,
Onunki gibi çirkin,
Onun gibi güzel,
Mars gibi çirkin.
Onun gibi
çirkin,
Onunki gibi güzel,
Venüs gibi güzel,
Onunki gibi çirkin,
Onun gibi güzel,
Mars gibi çirkin.
Çevirenler: Koç Üniversitesi, Nazmi Ağıl’ın Litr 445 Çeviri dersi öğrencileri.
Şairin notu: "Liverpool’da bu şiiri okuduğum bir seferde bir hanımefendi sonradan yanıma gelip bana ‘Endişelenme, ben de çirkinim’ dedi.”