Saman Alevi
Ben bu sol elimi kestim, kesmesem Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı’na giremezdim.
Söylenmiş tüm şarkıların ağırlığı göğsümde, bir toplu ölümde tekledi kalbim. Olsun yaşayacağım. Önce sökeceğim topraktan kendimi. Niye sökmeyeyim, benim bu ellerim, herhalde bunun için var. Başka izahı olabilir mi? Parmaklar, avuç içleri, parmak izleri, kan, damarlar, kemikler ve kaslar. Ben bu elimle ne yapayım? Bu ellerim dahayı ve fazlayı özlemekten başka bir şey bilmez.
Şimdi bu iş makinesiyle ben, tutup kendimi parçalarken adım gibi biliyorum ki özlemem ölecek sevmem küçülecek. Olsun yaşayacağım. İnattan değil. İçimden geliyor. Ne toprak ne ay hatırlatabilecek eskiyi bana. Bir daha severken tutarsa teraziyi, onu da keseceğim, sağ elimi.
Gökyüzünün yazgısını buruşturup yere çalacağım. Şarkılar onu söylemiyorsa söyleteceğim. Tabiat için özür dilemeyeceğim. Bacağından asacağım onu, rezil edeceğim.
Bu sol elimi kestim, kesmesem sittinsene atanamazdım. Bazen çocuk gibi utanacağım kolumdan ama atanacağım. Bir senelik erzak parasını o dershaneye yedirmeyeceğim. Rızkını eliyle, kupkuru bir ağaçtan toplayanlara dönüşeceğim.
Sıcak hava gümbür gümbür. Dayımın topal kızı, sınıftaki şizofren. Temiz olurdu doğuştan sakat olmak.
Kanım ahşap avizelere kadar ıslak. İçinde mor simler yanıp sönecek, o kadar.
Geçip giden zamanlara üzülmeyeceğim. Ilık kanla dolu bir torba için fazla karmaşık düşünceleri atacağım kafamdan. Gömleğimi kıvırınca kaç elma sığıyorsa içeri, o kadarını yiyeceğim. Biliyorum bu ılık torbanın haddi değil bunca karar almak Bu son. Bir daha karar almayacağım.
Hırsız çocuklar doğallıkla pişman olurlar. Ben pişman olmayacağım. Bu solumdaki boşluğa hiçbir şey hissetmeden bakacağım. Kimseye anlatmayacağım yaptığımı. Bazı ılık torbalar acımayı, üzülmeyi kendilerine hak görür. Oysa bir hap keser sancılarını. Daha iyi bir arabayla mutlu olurlar. Ben şehirlerarası yollarda yeni hayatlar aramayacağım. Derelerde çocukluğumu bulmayacağım.
Ağlamayacağıma söz veremem yalnızca. Çünkü şarküteri ucuz, tilki kırmızı, balık pullu, armutlar var, tırnaklarımın arası kokuyor yıkanmayınca. Ağlamak istiyorum çünkü yaşatmıyor yaşamak.
Anlatmak iyi ama ertesine güne yetmiyor şifası. Susacağım. Bir daha başkalarından daha çok parlamak için yakmayacağım kendimi. Bu son.