Yeni Rüya Düzeni
bu gece kadar yaşlıyım artık, ben noksanım
nerenin dibinden geçmişsem değersiz kalıntı
ve biçim alamaz bir çamur sıfatıyla oldurmuş
beni tanrılarım. koyarak boşluğun beşiğine
kara tahtalarda önceden belliymiş hesabım
adımı vermek gelmemiş aklıma, ağrına kalmış
o desem ki’ler, o süzülme hikâyeleri yalan kubbe
hakikat tacıymış bir babanın aybaşı yanıkları
bağrış çağrış bir ağız nefesim nefesine değsin diye
her çocuk üzgün bir çiçek olacakmış bundan gayrı
sesim kadar yoksun sen artık, eski coğrafyasın
aslında görmüştüm diriliğin tüm farklarını
dağlara somut bakmamayı, ovaları hakeza
bir doğa görmüştüm senden şimdiyle karşıt
eski bir şarkı getirdiydin daha dün bana
ellerinden aldıydım hiç geciktirmeden evimi
büyümemek evrenindeydik telafi sevinciyle
nasıl kapatırdık ilk elma bildiğimiz hataları
eteklerin yine karışık bir yaprak tanımı
sonbahar bahsiydi damarlarım aralıksız
bir yüzün vardı, iki gözün, bana sıfırmış artık
aşina değil gibi bakardı melali anlamayan nesle
bir çocuğu ağlatarak dediler ki o devir kapandı